Türkiye'de geçim sıkıntısı her geçen gün artarken, Türk-İş'in Nisan ayı Açlık ve Yoksulluk Sınırı araştırması çarpıcı sonuçları ortaya koydu. Araştırmaya göre, dört kişilik bir ailenin sağlıklı ve dengeli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarı (açlık sınırı) 24 bin 35 TL'ye yükseldi. Bu durum, net asgari ücretin açlık sınırının altında kaldığı anlamına geliyor. Yoksulluk sınırı ise 78 bin 292 TL olarak belirlendi.
Açlık Sınırı ve Asgari Ücret Arasındaki Uçurum Büyüyor
Asgari ücretle geçinmeye çalışan milyonlarca vatandaş için bu tablo, hayatın ne kadar zorlaştığını gözler önüne seriyor. Net asgari ücretin 2024 yılı itibarıyla 17 bin 2 TL olduğu düşünüldüğünde, açlık sınırı ile arasındaki fark yaklaşık 7 bin TL'yi buluyor. Bu durum, pek çok ailenin temel ihtiyaçlarını dahi karşılamakta zorlandığına işaret ediyor.
Türk-İş'in araştırmasına göre, yoksulluk sınırı da rekor seviyelere ulaşmış durumda. Dört kişilik bir ailenin gıda harcamalarının yanı sıra giyim, konut, ulaşım, eğitim, sağlık gibi temel ihtiyaçlarını da karşılayabilmesi için gereken aylık gelir 78 bin 292 TL olarak belirlendi. Bu rakam, Türkiye'deki ortalama maaşların çok üzerinde seyrediyor.
Ekonomistler Ne Diyor?
Ekonomistler, açlık ve yoksulluk sınırındaki bu artışın temel nedenleri arasında yüksek enflasyon, TL'nin değer kaybı ve gıda fiyatlarındaki artışı gösteriyor. Özellikle son dönemde yaşanan kuraklık ve enerji maliyetlerindeki yükseliş, gıda fiyatlarını olumsuz etkiliyor. Uzmanlar, hükümetin enflasyonla mücadele konusunda daha etkin politikalar izlemesi ve dar gelirli vatandaşlara yönelik sosyal destekleri artırması gerektiğini vurguluyor.
Peki bu durum karşısında neler yapılabilir? İşte bazı öneriler:
- Enflasyonla mücadelede kararlı adımlar atılmalı.
- Gıda fiyatlarındaki artışın önüne geçilmeli.
- Dar gelirli vatandaşlara yönelik sosyal yardımlar artırılmalı.
- Asgari ücret yeniden gözden geçirilmeli.
- İşsizlikle mücadele için yeni istihdam olanakları yaratılmalı.
Açlık ve yoksulluk sınırındaki bu artış, Türkiye'deki ekonomik dengesizliklerin ve sosyal adaletsizliğin bir göstergesi olarak karşımıza çıkıyor. Hükümetin ve ilgili kurumların bu sorunlara çözüm bulmak için daha fazla çaba göstermesi gerekiyor. Aksi takdirde, milyonlarca vatandaşın geçim sıkıntısı daha da derinleşebilir.