Eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın başı dertte! Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, Demirtaş hakkında 2016 yılında yaptığı konuşmalar nedeniyle 15 yıl hapis cezası ve siyasi yasak talebiyle yeni bir dava açtı. İddianamede yer alan detaylar ise oldukça dikkat çekici. Demirtaş'ın çözüm sürecine destek verdiği ve Abdullah Öcalan'a uygulanan tecridin son bulması çağrısında bulunduğu konuşmalar, davanın temelini oluşturuyor.
Demirtaş'ın O Konuşması Neydi?
İddianamede, Demirtaş'ın şu sözlerine yer verildiği belirtiliyor:
"Bu nedenle önümüzdeki günlerde demokrasi adına darbelere karşı durup özgürlüğü savunma adına şu ölümleri durdurup barışçıl çözümü gerçekleştirme adına tecride son verilip Sayın Öcalan’ın şahsında bir kez daha müzakereye dönülmesi adına lütfen meydanları, alanları daha fazla kullanın."
Savcılık, bu ifadelerin suç unsuru taşıdığını iddia ediyor. Demirtaş'ın avukatları ise, konuşmanın ifade özgürlüğü kapsamında olduğunu ve çözüm sürecine katkı sağlamayı amaçladığını savunuyor.
Çözüm Süreci ve Demirtaş'ın Rolü
Çözüm süreci, Türkiye Cumhuriyeti ile PKK arasındaki silahlı çatışmayı sona erdirmek amacıyla 2013-2015 yılları arasında yürütülen bir süreçti. Selahattin Demirtaş, bu süreçte önemli bir rol oynamış ve barışın sağlanması için çeşitli girişimlerde bulunmuştu. Ancak süreç, 2015 yılında sona ermiş ve çatışmalar yeniden başlamıştı.
Demirtaş'ın çözüm sürecindeki rolü ve Abdullah Öcalan'a yönelik çağrıları, bazı kesimler tarafından eleştirilirken, bazı kesimler tarafından ise takdirle karşılanmıştı. Yeni açılan bu dava, Demirtaş'ın o dönemdeki açıklamalarının yeniden gündeme gelmesine neden oldu.
Siyasi Yasak İhtimali Gündemde
Eğer Demirtaş, bu davadan mahkum olursa, sadece hapis cezası almakla kalmayacak, aynı zamanda siyasi yasak da alabilecek. Bu durum, Demirtaş'ın siyasi kariyerini önemli ölçüde etkileyebilir. Siyasi yasak, Demirtaş'ın milletvekili seçilmesini, parti yöneticisi olmasını ve siyasi faaliyetlerde bulunmasını engelleyebilir.
Bu davanın sonucu, sadece Selahattin Demirtaş'ın geleceğini değil, aynı zamanda Türkiye'deki siyasi atmosferi de etkileyebilir. Davanın seyrini ve sonuçlarını yakından takip etmek gerekiyor. Unutulmamalıdır ki, hukuk devletinde herkesin adil yargılanma hakkı vardır ve kararlar delillerle desteklenmelidir.