Aytun Aktan'ın kaleminden çıkan 9/8’lik Kıyamet oyunu, bu hafta dikkatleri üzerine çekiyor. Peki, bu oyun neden bu kadar önemli ve kıyamet gerçekten nerede yaşanıyor?
Kıyamet Her Yerde mi?
Dünyanın sonu ne kadar uzakta bilinmez ama kıyametin içinde yaşadığımız fikri, insanlık için değişmez bir gerçek gibi. İkinci Dünya Savaşı'nda Nazi toplama kamplarındaki bir Yahudi için kıyamet tam da o günlerdi. Şimdi ise Filistinli siviller için kıyamet, yaşadıkları kentler; orman yangınlarında yanan kaplumbağa için, Sivas Madımak Oteli'nde yakılan insanlar için ya da Kartalkaya'da ölen çocuklar ve aileleri için kıyamet aynı alevin kızılı.
Sokak ortasında, kendini güvende sandığı evinde öldürülen kadınlar için kıyamet, tanıdığı erkeğin ona sapladığı bıçak ya da silahındaki kurşun. Sokak hayvanları için bir caninin tekmesi ya da ona zehirli et veren mahalleli, hepsi kıyametin tam da kendisi. Baskılara direnen insanların hapsedildiği dört duvarlar da kıyamet, depremlerde yapıların altında can vermek de. Kıyamet illa ölümde değil, ona giden tüm yollarda.
Oyunun Can Alıcı Sorusu
Apokaliptik bir dünya anlatısı olan 9/8’lik Kıyamet, seyircisini kıyametin içinde yürüten taşlarla döşeli. Oyunun yazarı, seyircisine şu can alıcı soruyu yöneltiyor: "Kıyamet koparken siz ne yapıyordunuz, kimin yanında duruyordunuz?" Bu soru, aslında hepimize sorulmuş bir soru.
Bugünlere tanıklık eden hepimize soruyorum; sen, kimin yanında duruyorsun? Bu soru, sadece bir tiyatro oyununun sorusu değil, aynı zamanda vicdanımızın derinliklerinden gelen bir yankı. Unutmayalım ki, kıyamet her an yanı başımızda ve bizim duruşumuz, bu kıyametin seyrini değiştirebilir.