Ankara Şam Sürprizi: Ortadoğu'da Yeni Dönem Mi Başlıyor?
Gündem

Ankara Şam Sürprizi: Ortadoğu'da Yeni Dönem Mi Başlıyor?


16 October 20255 dk okuma54 görüntülenmeSon güncelleme: 07 December 2025

Ankara ve Şam arasında uzun yıllardır süren soğuk rüzgarlar, beklenmedik bir şekilde yerini sıcak bir atmosfere bırakıyor. Türk ve Suriyeli bakanların aynı masa etrafında buluşması, sadece diplomatik bir nezaket ziyareti değil, aynı zamanda Ortadoğu'nun jeopolitik haritasının yeniden çizildiğinin de önemli bir işareti. Peki, bu tarihi yakınlaşma ne anlama geliyor? Bölgede hangi dengeler değişecek?

Türkiye'nin Güvenlik Önceliği

Türkiye'nin en temel güvenlik kaygısı, güney sınırında oluşabilecek bir "terör koridoru"nu engellemek ve bu tehdidi ortadan kaldırmaktır. Ankara, Suriye'nin toprak bütünlüğünü savunurken, aynı zamanda YPG/SDG varlığına karşı da askeri operasyonlar düzenlemiştir. Ancak gelinen noktada, bu sorunun kalıcı çözümü için Şam yönetimiyle iş birliği yapılması kaçınılmaz hale gelmiştir. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın "her türlü desteği vermeye devam edeceğiz" açıklaması, Türkiye'nin bu yeni stratejisinin en açık göstergesidir.

SDG'nin Yeni Hamlesi

Ankara-Şam görüşmeleri sürerken, Suriye Demokratik Güçleri (SDG) lideri Mazlum Abdi'nin, güçlerinin Suriye ordusuna entegrasyonu konusunda Şam yönetimiyle harekete geçeceğini duyurması dikkat çekici bir gelişme. Bu hamle, SDG'nin yeni dönemde varlığını sürdürme çabası olarak yorumlanabilir. Haseke, Rakka ve Deyrizor'da SDG komutanlarının liderlik edeceği yeni tümenlerin kurulması, hem Şam'ın topraklarında kontrolü yeniden sağlama arzusunu, hem de SDG'nin siyasi ve askeri olarak yok olmaktan kurtulma isteğini yansıtmaktadır.

Stratejik Satranç ve Bölgesel Aktörler

Bu iki gelişme, birbirinden bağımsız değerlendirilemez. Aksine, birbirini tetikleyen ve şekillendiren stratejik bir satrancın parçalarıdır. Şam yönetimi, Ankara ile masaya oturarak Türkiye'nin olası operasyonlarını engellemeye çalışırken, diğer yandan SDG ile anlaşma yollarını aramaktadır. Bu durum, Şam'ın hem Türkiye'ye hem de dünya kamuoyuna "sınırınızdaki sorunu ben çözeceğim" mesajını verme çabası olarak görülebilir. İran medyasının konuya temkinli yaklaşımı da, Tahran'ın bölgedeki dengeleri gözetme stratejisinin bir yansımasıdır.

Belirsizliklerle Dolu Bir Gelecek

Suriye'de savaşın en sıcak evresi geride kalmış olsa da, barışın inşası çok daha karmaşık bir süreç olacaktır. Ankara'daki görüşmeler ve Şam'daki entegrasyon pazarlıkları, kanlı bir sayfanın kapandığını, ancak geleceğin hala belirsizliklerle dolu olduğunu göstermektedir. Bu yeni dönemde kimin ne kazanıp ne kaybedeceğini, masada verilen sözlerin sahada ne kadar karşılık bulacağı belirleyecektir. Kesin olan bir şey var ki, Suriye'de satranç tahtası yeniden kuruluyor ve bu kez taşları bizzat bölgenin aktörleri diziyor gibi görünüyor.