Çember'in Anası: Çöplük Ruhlarının Tekinsiz Hikayesi!
Gündem

Çember'in Anası: Çöplük Ruhlarının Tekinsiz Hikayesi!


27 April 20255 dk okuma29 görüntülenmeSon güncelleme: 12 July 2025

Burçak Çöllü'nün yazıp yönettiği "Çember'in Anası", Babil'in yıkımının fantastik öyküsü üzerinden ötekileştirilmişlerin direnişini sahneye taşıyor. Kumbaracı50'de hayat bulan oyun, toplumun kıyısına itilmiş, sesi bastırılmış bireylerin yüzleşmelerini çarpıcı bir şekilde ele alıyor. Yaklaşık 95 dakikalık tek perdelik yapım, izleyiciyi Babil Kulesi'nin gölgesinde filizlenen tuhaf ve grotesk bir direnişe davet ediyor.

Çember: Dışlanmışların Sığınağı

"Çember", Babil'in yeraltı kanallarında yankesicilerden eşcinsel şarkıcılara, kiralık katillerden yoldan çıkmış meleklere kadar toplumun "istenmeyeni" olarak görülenlerin sığındığı bir getto. Semiramis'in kraliçe ilan edildiği bu alan, dışlanmışların bir araya gelerek kendi kurallarını ve değerlerini oluşturduğu bir mikro evren. Oyun, bu karakterlerin marjinalize edilmişliklerini değil, aynı zamanda içlerindeki gücü, dayanışmayı ve hayata tutunma çabalarını da gözler önüne seriyor.

Semiramis: Çember'in Merkez Kuvveti

Semiramis, "Çember"in adeta merkez kuvveti olarak, dışlanmışların arasında bir tür 'Meral Mommy' figürü gibi beliriyor. Kendi geçmişinin karanlık gölgeleriyle mücadele eden Semiramis, dayanışmanın ve bir arada var olmanın sembolü haline geliyor. Anunit, Tizkar, Harut ve Marut gibi karakterler, Babil'in "normal" addedilen düzeninin dışına itilmiş, farklı nedenlerle toplumun normlarına aykırı düşmüş bireyler olarak karşımıza çıkıyor. Her biri, kendi içlerindeki zaaflarla ve travmalarla yüzleşirken, "Çember"in sunduğu dayanışma ağı sayesinde hayata tutunmaya çalışıyor.

Oyunculuklar ve Sahne Tasarımı

Oyunun en güçlü yönlerinden biri olan oyuncu rejisi, karakterlere derinlik ve inandırıcılık katıyor. Sevil Akı'nın Semiramis yorumu, Ceyda Akel'in Anunit'i, Ayşegül Uraz’ın Zora’sı, İbrahim Arıcı’nın prensi, Meriç Rakalar'ın Tizkar'ı ve özellikle Tolga İskit'in Lilitu performansı, izleyicinin bu "öteki"lerin dünyasına empati kurmasını sağlıyor. Sinem Öcalır'ın kostümleri ve İsmail Sağır'ın ışık tasarımı, Cihan Aşar'ın yarattığı karanlık ve tekinsiz yeraltı şehrinin atmosferini başarıyla destekliyor.

Sonuç olarak, "Çember'in Anası", ötekileştirme, dayanışma ve yüzleşme temalarını işleyen özgün bir tiyatro oyunu. Babil'in yıkımının enkazı altında yeşeren bir dayanışmanın, bir arada var olma arzusunun ve nihayetinde yüzleşmenin zorunluluğunun hikayesini anlatıyor. Oyunun sonunda Semiramis'in dile getirdiği, "İlk kadehimi her zamanki gibi tüm yenilmişlere ve susturulmuşlara kaldırıyorum. Onlar sustu, ama biz onları hala duyuyoruz ve gölgelerde hikayelerini fısıldıyoruz," sözleri, oyunun özünü özetliyor. "Çember'in Anası", izleyiciyi kendi içindeki ve çevresindeki "öteki"lere karşı geliştirdiği mesafeyi ve önyargıları sorgulamaya davet ediyor.