
İran-İsrail Savaşı Kızışıyor! Kritik Noktalar Vuruldu Mu?
İsrail'in 13 Haziran'da İran'daki nükleer tesislere ve askeri hedeflere yönelik saldırılarıyla başlayan çatışmalar yedinci gününde de şiddetlenerek devam ediyor. Bölgede tansiyonun giderek yükselmesiyle birlikte, uluslararası arenada da endişeler artıyor. İran'ın gerçekleştirdiği son füze saldırıları, Tel Aviv de dahil olmak üzere birçok yerleşim yerini hedef aldı. Peki, bu çatışmanın ardında yatan sebepler neler ve bölgeyi neler bekliyor?
Füze Saldırıları ve Kayıplar
İsrail basınına göre, İran'dan fırlatılan 20'den fazla balistik füze, Tel Aviv, Ramat Gan, Holon ve güneydeki Birüssebi (Berşeva) şehirlerinde etkili oldu. Hatta Birüssebi'deki Soroka Hastanesi'nin de doğrudan isabet aldığı bildirildi. İsrail'in acil yardım servisi Kızıl Davut Yıldızı, saldırılarda en az 44 kişinin yaralandığını ve bunlardan üçünün durumunun ağır olduğunu açıkladı. Bu durum, çatışmanın siviller üzerindeki yıkıcı etkisini gözler önüne seriyor.
İran, saldırıları "meşru savunma" olarak nitelendiriyor ve bu füze atışlarının İsrail'in Arak Ağır Su Nükleer Tesisi'ne düzenlediği saldırıya karşılık olarak yapıldığını belirtiyor. Tesnim Haber Ajansı'na göre, İsrail'in saldırısı sonucunda tesiste herhangi bir zarar veya can kaybı yaşanmadı. İran Atom Enerjisi Kurumu, önceden alınan güvenlik önlemleri sayesinde halkın zarar görmediğini ve nükleer sızıntı yaşanmadığını duyurdu. Ancak, bu durum bölgedeki nükleer tesislerin güvenliği konusundaki endişeleri daha da artırıyor.
İran Atom Enerjisi Kurumu Sözcüsü Behruz Kemalvendi, daha önce de Fordo ve Natanz'daki nükleer tesislerin hedef alındığını, Fordo'da küçük çaplı, Natanz'da ise lokal nükleer kirlilik oluştuğunu açıklamıştı. Bu durum, nükleer tesislerin çatışma ortamında ne kadar savunmasız olduğunu ve olası sonuçlarının ne kadar yıkıcı olabileceğini gösteriyor.
Çatışmanın Fitili Nasıl Ateşlendi?
Çatışmaların fitilini ateşleyen olay, İsrail'in 13 Haziran'da İran'ın çeşitli kentlerinde düzenlediği kapsamlı hava saldırıları oldu. Bu saldırılarda İran Genelkurmay Başkanı, Devrim Muhafızları Komutanı ve dokuz nükleer bilim insanı dahil olmak üzere üst düzey isimler hayatını kaybetti. İran yönetimi, toplamda 224 sivilin öldüğünü açıkladı. Bu saldırı, İran tarafından büyük bir misilleme nedeni olarak görüldü ve bölgedeki gerilimi tırmandıran önemli bir faktör oldu.
İran'ın misilleme olarak gerçekleştirdiği balistik füze saldırılarında ise İsrail tarafında 24 kişinin yaşamını yitirdiği, 500'den fazla kişinin yaralandığı bildirildi. Bu karşılıklı saldırılar, bölgedeki sivil halkın güvenliğini ciddi şekilde tehdit ediyor ve insani bir krize yol açma potansiyeli taşıyor.
Uluslararası Tepkiler ve Olası Sonuçlar
Saldırıların ardından Ortadoğu'da daha geniş bir savaşa yönelik endişeler artarken, uluslararası tepkiler de yükseliyor. ABD Başkanı Donald Trump, konuya ilişkin yaptığı açıklamada "(İran'a saldırı) Yapabilirim de yapmayabilirim de" diyerek net bir tutumdan kaçındı. Ancak Amerikan basınında yer alan iddialara göre, Trump yönetimi İran'a yönelik askeri operasyon planlarını gizlice onayladı. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ise İran'ın barışçıl nükleer faaliyetlerini desteklediklerini ve bölgede gerginliğin düşürülmesi gerektiğini vurguladı.
ABD'nin Los Angeles kentinde, İran ile İsrail arasında yaşanan gerilimlerin ardından Federal Binası önünde toplanan bir grup gösterici, savaşa hayır protestosu düzenledi. Bu protestolar, dünya genelinde savaş karşıtı seslerin yükseldiğini ve bölgedeki gerginliğin uluslararası kamuoyunda büyük bir endişe yarattığını gösteriyor.
İran ve İsrail arasındaki bu tırmanan gerilim, Ortadoğu'da daha geniş bir savaşa yol açma potansiyeli taşıyor. Nükleer tesislerin hedef alınması, sivil kayıpların artması ve uluslararası aktörlerin farklı tutumları, bölgedeki durumu daha da karmaşık hale getiriyor. Uluslararası toplumun bu krizi çözmek ve bölgede barışı sağlamak için daha aktif bir rol oynaması gerekiyor. Aksi takdirde, bu çatışma sadece bölgesel değil, küresel bir güvenlik sorununa dönüşebilir.