Katilin Ölümü Şoke Etti! Miras Kalan Acı ve Cevapsız Sorular
Gündem

Katilin Ölümü Şoke Etti! Miras Kalan Acı ve Cevapsız Sorular


17 June 20255 dk okuma13 görüntülenmeSon güncelleme: 28 June 2025

Geçtiğimiz şubat ayında kahraman gibi uğurlanan Mehmet Onur Miman'ın ölümü, geçmişte işlediği suçlarla yüzleşemeden gerçekleşti. Ardında hesabı verilmemiş bir geçmiş bırakan bu durum, mağdur aileler için yeni bir travma yarattı. Bir katilin ölümü, adaletin yerini bulup bulmadığı sorusunu yeniden gündeme getirirken, siyasi cinayetlerin karanlık dehlizlerinde yankılanan çaresizliği de gözler önüne seriyor.

Bir Katilin Ardından Kalanlar

Bir katilin ölümünün ardından hissedilenler karmaşık ve çelişkili olabilir. İntikam duygusu değil, daha çok bir yenilmişlik hissi hakimdir. Babaları öldürüldüğünde henüz çocuk yaşta olan mağdurlar, katillerin cezasız kalması ve hatta kahraman gibi anılmasıyla derin bir adaletsizlik duygusu yaşamaktadırlar. Siyasi cinayetlerin gerçek faillerinin ortaya çıkarılmadığı bir sistemde, katilin ölümüyle birlikte bu adaletsizlik daha da belirginleşir.

Aylin Tekiner'in şu sözleri durumu özetliyor:

Babamızın katillerine paye verenlere açıkça dur demezseniz siyaset nasıl normalleşecek?

Bu sözler, siyasi cinayetlerin üzerinin örtülmesinin ve faillerin cezasız kalmasının, toplumun normalleşme sürecini nasıl engellediğini açıkça ortaya koyuyor.

Cezasızlık ve Adaletsizlik Döngüsü

Türkiye gibi demokrasi kültürünün yerleşmediği ülkelerde, siyasi cinayetlerin gerçek faillerinin meçhul bırakılması sistematik bir sorun teşkil etmektedir. Hakikatin izini süren aileler için tetikçiler hiçbir zaman asıl muhatap olmamış, adalet terazisi de mağdurlardan yana tartmamıştır. Bu durum, cezasızlık döngüsünün devam etmesine ve adaletin sağlanamamasına neden olmaktadır.

  • Failler ya hiç yargılanmazlar,
  • Ya da sembolik yargılamalar sonucu yetersiz ceza alırlar.
  • Verilen cezalar uygulanmaz veya "devlet sırrı" ve "zamanaşımı" gibi gerekçelerle yargılamadan muaf tutulurlar.

Mehmet Onur Miman'ın avukatlarından Şevket Bülend Yahnici'nin ifadesi, cezanın uygulanmasının devlet içindeki bazı güç odakları tarafından nasıl engellenebildiğini göstermektedir. Bu durum, adaletin sağlanmasının önündeki engelleri ve siyasi cinayetlerin cezasız kalmasının nedenlerini açıkça ortaya koymaktadır.

Bir Yük Olarak Geçmiş ve Gelecek

Bir katilden geriye hesabı verilmemiş bir geçmiş kalır. Yeterince söylenmemiş sözlerin ve karşılığını bulamamış beklentilerin yükü de cabasıdır. Mağdur aileler için bir katilin ölüsüyle yüzleşmek, bu yükü daha da ağırlaştırır. Geçmişle yüzleşme ve adaletin sağlanması, toplumsal iyileşmenin ön koşuludur.

Bugün, babaları ve yakınlarını kaybeden aileler bir araya gelerek onları anacak ve adalet arayışlarını sürdürecekler. Bu mücadele, sadece geçmişle yüzleşmek için değil, aynı zamanda gelecekte benzer acıların yaşanmaması için de büyük önem taşımaktadır.

Zeki Tekiner cinayeti, 1980 Darbesi'nin hazırlık sürecinde yaşanan siyasi cinayetlerin sadece bir örneğidir. Bu cinayetlerin aydınlatılması ve faillerin cezalandırılması, Türkiye'nin demokrasi ve hukuk devleti olma yolunda atması gereken önemli bir adımdır.