İlişkilerde "Biz Olmak": Gerçeğe Dokunmak mı, Kaybolmak mı?
Politika

İlişkilerde "Biz Olmak": Gerçeğe Dokunmak mı, Kaybolmak mı?


10 June 20255 dk okuma11 görüntülenmeSon güncelleme: 09 July 2025

Çoğu zaman "birlikte olmak" sandığımız şey, aslında yalnız kalmamak için verilen bir mücadeleye dönüşebiliyor. Sağlıklı bir ilişki ise, yalnızlıktan kaçış değil; kendin olarak kalırken, bir başkasına yer açabilme cesaretidir. Peki, gerçek bir ilişki nasıl olmalı?

Uyum Taklidi: Sessiz Tükenişin Başlangıcı

İlişkilerde en sık görülen yanılsamalardan biri, uyum sağlama adı altında bireyliğin silinmesidir. Taraflardan biri ya da her ikisi, "sorun çıkmasın" diye benliğini küçültür, ihtiyaçlarını erteler, sınırlarını esnetir. Zamanla bu durum, içinde kaybolunan bir kalıba dönüşür. Oysa gerçek uyum, iki bireyin kendi hakikatinden vazgeçmeden yan yana durabilmesidir. Kişisel sınırların olmadığı yerde sağlıklı bir temas mümkün değildir. Bu durum, ilişkinin temelini sarsan ve tarafları mutsuzluğa sürükleyen bir döngüye yol açar.

Bu nedenle, ilişkideki bireylerin öncelikle kendi kimliklerini korumaları ve kendi ihtiyaçlarının farkında olmaları önemlidir. Kendi değerlerinden ödün vermeden, karşılıklı saygı ve anlayış çerçevesinde bir arada olmak, sağlıklı bir ilişkinin temelini oluşturur. Uyum sağlama çabası, bireylerin kendi özgünlüklerini kaybetmelerine neden olmamalıdır.

Sevgi Yetmez: Zaman, Emek ve Duygusal Farkındalık Şarttır

Psikoterapide sıkça karşılaşılan bir cümle: "Birbirimizi çok seviyorduk ama yürümedi." Sevgi, bir başlangıçtır; ancak bir ilişkinin sürdürülebilir olması için yeterli değildir. İlişki, ancak taraflar duygusal olarak birbirini görebildiğinde; ihtiyaçları tanıyıp, yük almadan yanında durabildiğinde büyür. Bu da zamanla gelişen bir yetidir: Emek ister. Sabır ister. Kendine ve karşıya dürüst olmayı, yüzleşebilmeyi ister. Ve her şeyden önce; kişinin kendiyle teması koparmamış olmasını…

İlişkilerde duygusal farkındalık, empati ve iletişim becerileri büyük önem taşır. Tarafların birbirlerinin duygusal ihtiyaçlarını anlamaları ve bu ihtiyaçlara uygun şekilde karşılık vermeleri, ilişkinin sağlıklı bir şekilde gelişmesine katkı sağlar. Ayrıca, ilişkide yaşanan sorunları çözmek için açık ve dürüst bir iletişim kurmak, tarafların birbirlerini daha iyi anlamalarına ve aralarındaki bağı güçlendirmelerine yardımcı olur.

Biz Olmak, Psikolojik Bir Yeterliliktir

Biz olmak, romantik bir ideal değil; psikolojik bir gelişim düzeyidir. İki insanın, farklılıklarıyla birlikte var olabilmeyi öğrenmesi… İhtiyaçlarını birbirine dayatmadan, ama saklamadan ifade edebilmesi… Bazen ayrı düşmeyi göze alarak, sahici bağ kurabilmesi demektir. Bu da ancak, bireyliğini koruyabilen, geçmiş travmalarının farkında olan, kendi sınırlarını bilen bireylerle mümkündür. Çünkü kendini bilmeyen, sağlıklı bir "biz" kuramaz.

Sağlıklı bir "biz" oluşturmak için, bireylerin öncelikle kendileriyle barışık olmaları ve kendi duygusal ihtiyaçlarını karşılayabilmeleri gerekir. Kendi değerini bilen ve kendine saygı duyan bireyler, ilişkilerinde de daha sağlıklı sınırlar çizebilir ve karşı tarafın ihtiyaçlarına daha dengeli bir şekilde cevap verebilirler. Bu durum, ilişkinin karşılıklı saygı ve güvene dayalı bir şekilde gelişmesine olanak tanır.

Gerçek bağ; iki insanın birbirine sığmak yerine, birbirine yer açtığı yerde başlar. Aynı yolda yürümek, aynı olmaya çalışmakla değil; farklılığına rağmen eşlik edebilmekle mümkündür. Uzman Klinik Psikolog Aslı Kanizi'nin dediği gibi, "Ve işte o noktada, ilişki bir zorunluluk değil; bir seçim haline gelir." Bu seçim, bireylerin kendi özgür iradeleriyle birbirlerini seçtikleri ve birlikte büyümeyi hedefledikleri bir ilişkiyi ifade eder. İşte o zaman, "biz olmak" gerçekten anlamlı ve değerli bir deneyime dönüşür.