Gazeteci Can Ataklı, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin sağlık durumu hakkında sosyal medyada yaptığı bir paylaşım nedeniyle yargılanıyor. Ataklı hakkında, "nitelikli şekilde halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma" suçundan 4 yıl 6 aya kadar hapis istemiyle iddianame hazırlandı. Bu durum, medya ve ifade özgürlüğü açısından tartışmaları da beraberinde getirdi.

İddianamenin Detayları

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, Can Ataklı'nın sosyal medya üzerinden yaptığı paylaşımın kamuoyunda infial yarattığı belirtildi. İddianamede, Ataklı'nın paylaşımının gerçeği yansıtmadığı ve MHP lideri Devlet Bahçeli'nin sağlık durumu hakkında yanıltıcı bilgiler içerdiği vurgulandı. Savcılık, bu türden yanıltıcı bilgilerin toplumda panik ve güvensizlik ortamı yarattığını ifade etti.

İddianamede ayrıca, Can Ataklı'nın söz konusu paylaşımı yaparken kamuoyunu yanlış yönlendirme kastı taşıdığına dikkat çekildi. Ataklı'nın bu eylemiyle, Türk Ceza Kanunu'nun ilgili maddeleri uyarınca cezalandırılması talep edildi.

Can Ataklı'nın Savunması

Can Ataklı ise konuyla ilgili yaptığı açıklamada, paylaşımının tamamen gazetecilik faaliyeti kapsamında olduğunu savundu. Ataklı, haber kaynaklarından edindiği bilgilere dayanarak paylaşım yaptığını ve herhangi bir kasıtlı yanıltma amacı taşımadığını belirtti. İfade özgürlüğünün sınırları içinde kaldığını savunan Ataklı, yargılama sürecinde bu durumu kanıtlayacağını ifade etti.

• Ataklı, "Ben bir gazeteciyim ve haber verme görevimi yerine getirdim."
• "Paylaşımım, kamuoyunu bilgilendirme amacı taşıyordu."
• "Herhangi bir kötü niyetim veya kasıtlı yanıltma amacım olmadı."

Ataklı'nın avukatları da müvekkillerinin ifade özgürlüğü kapsamında hareket ettiğini ve suçlamaların yersiz olduğunu savunuyor. Yargılama sürecinin adil bir şekilde yürütülmesi ve Ataklı'nın beraat etmesi için gerekli hukuki mücadeleyi vereceklerini belirttiler.

Bu dava, Türkiye'de basın özgürlüğü ve ifade özgürlüğü konularında süregelen tartışmaları yeniden alevlendirdi. Gazetecilerin haber yapma özgürlüğünün sınırları, kamuoyunu yanıltıcı bilgilerin yayılmasıyla nasıl dengeleneceği gibi sorular, bu davanın seyrini yakından takip edenlerin zihninde önemli bir yer tutuyor. Yargılama sürecinin nasıl sonuçlanacağı ve bu sonucun Türkiye'deki medya özgürlüğü üzerindeki etkileri merakla bekleniyor.