
CHP'ye Yasak, İHH'ye Serbest: Filistin Mitinginde Çifte Standart mı?
Türkiye'de Filistin'e destek gösterileri gündemdeki yerini korurken, farklı kuruluşlara uygulanan yaklaşımlardaki farklılıklar dikkat çekiyor. CHP'nin Filistin'e destek yürüyüşüne polis müdahale ederken, İHH'nın Gazze yürüyüşüne izin verilmesi ve hatta polis eşliğinde gerçekleşmesi tartışmaları beraberinde getirdi. Bu durum, kamuoyunda çifte standart iddialarını gündeme taşıdı.
İHH'nın Gazze Yürüyüşü: Tekbirler ve Sloganlar
İktidara yakınlığıyla bilinen İnsani Yardım Vakfı (İHH),"Gazze ölüyor, ayağa kalk" sloganıyla İstanbul Üsküdar'da bir yürüyüş düzenledi. Fıstıkağacı Metro İstasyonu'ndan Üsküdar Meydanı'na kadar süren yürüyüşte, katılımcılar tekbirler getirerek ve "Mehmetçik Gazze’ye" sloganları atarak Filistin'e desteklerini dile getirdiler. Yürüyüş boyunca polis, güvenlik önlemleri alarak İHH'ya yardımcı oldu. Katılımcılar ayrıca şu sloganları attılar:
- "Zalim İsrail Filistin'den defol"
- "Gazzeli çocuklar bizi bekliyor"
- "Özgürlük filosu yola çıksın"
- "Üsküdar'dan Gazze'ye direnişe bin selam"
- "Gazze'nin izzeti, diriltiyor ümmeti"
- "Yaşasın Filistin mücadelemiz"
- "Katil İsrail, Filistin'den defol"
CHP'nin Yürüyüşüne Müdahale: Metro İstasyonları Kapatıldı
CHP'nin Filistin'e destek amacıyla Taksim'de düzenlemek istediği yürüyüş ise İstanbul Valiliği tarafından "güzergah uygun değil" gerekçesiyle engellendi. Valilik, yürüyüşün yapılacağı gün Taksim'e çıkan metro istasyonlarını ve yolları kapatarak eylemi fiilen yasakladı. Yürüyüşe katılmak isteyen ve "Özgür Filistin! Tam bağımsız Türkiye!" sloganları atan gruba polis müdahale etti. Polis, sloganların "kanunsuz" olduğunu iddia ederek kitleye biber gazı ve coplarla saldırdı. Müdahale sırasında yaralananlar oldu.
Çifte Standart İddiaları ve Sonuçları
İki farklı kuruluşa uygulanan bu farklı yaklaşımlar, kamuoyunda büyük tepkilere yol açtı. Sosyal medyada ve çeşitli platformlarda çifte standart uygulandığı yönünde eleştiriler yükseldi. Bir tarafta iktidara yakın bir kuruluşun eylemine izin verilirken, diğer tarafta muhalefetin eyleminin engellenmesi, siyasi ayrımcılık olarak değerlendirildi. Bu durum, Türkiye'deki ifade özgürlüğü ve eylem hakkı konusundaki tartışmaları yeniden alevlendirdi. Yaşananlar, Türkiye'nin iç ve dış politikadaki hassasiyetleri ve farklı gruplara yaklaşımındaki tutarlılık sorunlarını bir kez daha gözler önüne serdi.