Saraçhane'deki olaylar, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) yankı buldu. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, Saraçhane'de yaşanan polis şiddetini ve gözaltına alınan gençlerin durumunu Meclis gündemine taşıdı. Tanrıkulu'nun açıklamaları, Meclis sıralarında duygusal anların yaşanmasına neden oldu.
"O Tabloyu Görünce Ağladım"
Çağlayan Adliyesi'nde gözaltına alınan gençlerle yakından ilgilenen Tanrıkulu, yaşadıklarını şu sözlerle ifade etti: "Çağlayan Adliyesi'ne 3 gün boyunca gittim ve gözaltından getirilen gençleri gördüm. Onlarla bizzat temas ettim, avukatlarla görüştüm. Kendi gözlemlerim ve kendi duygularım var. Şunu söyleyeyim, o tabloyu görünce arkamı döndüm bir duvara uzaklaştım ve ağladım. Bir milletvekili olarak. Bir insan hakları savunucusu olarak ağladım. Benimle beraber birçok avukat arkadaş da orada ağladı, gördüklerine ağladı." Bu sözler, salonda derin bir sessizliğe neden oldu.
Tanrıkulu, gençlerin ifade tutanaklarını AK Parti sıralarına doğru fırlatarak tepkisini dile getirdi. Bu hareket, Meclis'te kısa süreli bir gerginliğe yol açtı.
"Vicdanınıza Soruyorum"
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ve İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın “Türkiye’de işkence yoktur, vardır diyen vatan hainidir” sözlerine sert tepki gösteren Tanrıkulu, AK Partili milletvekillerine seslenerek işkence gördüğünü kayıtlara geçiren bir genç kadının ifadelerini okudu. Bu ifadeler, salonda bulunanların yüreklerini burktu.
Tanrıkulu, konuşmasının devamında şunları söyledi: "Bu sözün bittiği yerdir. Biraz bakın, biraz utanma olsa, biraz vicdan olsa, biraz, bu kürsüde konuştuktan sonra Adalet Bakanı 'Böyle bir şey yoktur.' demez, İçişleri Bakanı 'Böyle bir şey yoktur.' demez. En azından şüpheyle bakar. En azından. Ya biz Milletvekiliyiz. İşkence, kötü muamele var dediğimizde en azından Bakan şu açıklamayı yapar. 'Biz de işkence olmaması için çaba gösteriyoruz. İktidarımızdan bu yana sıfır tolerans dedik. Ama bir Milletvekili bunu söylemişse tabii ki soruşturma açacağız, bakacağız, yapan varsa gereğini yapacağız.' Ne diyor? 'İşkence yoktur. Söyleyenler vatan hainidir.' Peki işkence yapan ya da kötü muamele yapan, bunu yapan güvenlik görevlisi arkasına Bakanı almışsa bir daha yapar mı yapmaz mı sizin vicdanınıza soruyorum."
Türkiye'de İşkence İddiaları ve Hukuki Süreçler
Türkiye'de işkence iddiaları, geçmişten günümüze sürekli olarak gündemde olan bir konu. Uluslararası insan hakları örgütleri ve yerel sivil toplum kuruluşları, Türkiye'de gözaltı merkezlerinde ve cezaevlerinde işkence ve kötü muamele iddialarını sıklıkla rapor ediyorlar. Bu iddialar genellikle dayak, cinsel taciz, psikolojik baskı ve uzun süreli tecrit gibi eylemleri içeriyor.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 17. maddesi, "Herkes, yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir. Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz; kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tabi tutulamaz" hükmünü içerir. Ayrıca, Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler, özellikle İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi ve Birleşmiş Milletler İşkenceye Karşı Sözleşme, işkenceyi kesin olarak yasaklamaktadır.
İşkence iddialarının soruşturulması ve faillerin cezalandırılması, Türkiye'nin hukuki yükümlülükleri arasında yer almaktadır. Ancak, uygulamada bu süreçlerin etkinliği konusunda çeşitli eleştiriler bulunmaktadır. İnsan hakları savunucuları, soruşturmaların genellikle yavaş ilerlediğini, delillerin karartıldığını ve faillerin cezasız kaldığını belirtmektedirler.
- İşkence iddialarının bağımsız ve tarafsız bir şekilde soruşturulması
- Soruşturma süreçlerinin şeffaf bir şekilde yürütülmesi
- İşkenceye karışan kamu görevlilerinin cezalandırılması
- Mağdurların etkin bir şekilde korunması ve desteklenmesi
Saraçhane'de yaşanan olaylar ve sonrasında TBMM'de yapılan tartışmalar, Türkiye'deki işkence iddiaları ve insan hakları ihlalleri konusunu bir kez daha gündeme getirdi. Sezgin Tanrıkulu'nun Meclis'teki konuşması, bu konudaki duyarlılığı artırmaya ve yetkilileri harekete geçirmeye yönelik önemli bir adım olarak değerlendirilebilir.
Saraçhane'de yaşanan polis şiddeti ve gözaltılar, Meclis gündemine taşınarak önemli bir tartışma zemini oluşturdu. Sezgin Tanrıkulu'nun duygusal konuşması ve Adalet Bakanı ile İçişleri Bakanı'na yönelik eleştirileri, konunun ciddiyetini bir kez daha gözler önüne serdi. Bu olay, Türkiye'deki insan hakları ihlalleri ve işkence iddiaları konusunda daha fazla farkındalık yaratılmasına ve gerekli adımların atılmasına katkı sağlayabilir.