Türkiye ekonomisi zorlu bir süreçten geçerken, yüksek enflasyon ve faiz oranları vatandaşları ve işletmeleri derinden etkiliyor. Kredi kartı ve nakit avans kullanımlarında yaşanan rekor artış, borç yükünün ne denli büyüdüğünü gözler önüne seriyor. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) verilerine göre, 2025'in ilk 9 ayında takipteki borçlarda yaşanan %91'lik artış, durumun vahametini açıkça ortaya koyuyor. Peki, bu tablo ne anlama geliyor ve gelecekte bizi neler bekliyor?

Borç Batağında Rekor Artış

Vatandaşlar ve şirketler, artan hayat pahalılığı ve işletme maliyetleri karşısında ayakta kalmak için çabalıyor. Ancak, yüksek faiz oranları ve sürekli artan enflasyon, borç yükünü katlanarak artırıyor. Birçok şirket iflasın eşiğine gelirken, vatandaşlar kredi borçlarını ödemekte zorlanıyor. BDDK verileri, bu zorluğun boyutunu net bir şekilde gösteriyor. Takipteki borçlardaki %91'lik artış, ödeme güçlüğü çeken kişi ve işletme sayısının hızla arttığını gösteriyor. Özellikle dar gelirli vatandaşlar ve küçük işletmeler, bu durumdan en çok etkilenen kesimler arasında yer alıyor.

Kredi kartı ve nakit avans kullanımları da rekor seviyelere ulaşmış durumda. Vatandaşlar, temel ihtiyaçlarını karşılamak ve geçimlerini sürdürmek için kredi kartlarına ve nakit avanslara yöneliyor. Ancak, bu durum, borç sarmalının daha da derinleşmesine neden oluyor. Kredi kartı borçları, yüksek faiz oranları nedeniyle hızla büyüyor ve ödenmesi giderek zorlaşıyor.

Karaman Zirvede: Borcunu Ödeyemeyenlerin Şampiyonu

BDDK verilerine göre, kişi başı borcunu ödeyemeyen iller arasında Karaman ilk sırada yer alıyor. Bu durum, bölgedeki ekonomik sıkıntıların ne denli derin olduğunu gösteriyor. Karaman'ı diğer iller takip ederken, genel olarak Anadolu şehirlerinde borç yükünün daha fazla olduğu görülüyor.

Borç yükünün artması, sadece ekonomik değil, aynı zamanda sosyal sorunlara da yol açıyor. Aile içi geçimsizlikler, stres, depresyon gibi sorunlar, borç yükü altında ezilen vatandaşlar arasında daha sık görülüyor. Ekonomistler, bu durumun uzun vadede toplum sağlığı üzerinde de olumsuz etkileri olabileceği konusunda uyarıyor.

Çözüm Ne Olmalı?

Peki, bu borç sarmalından çıkış yolu nedir? Öncelikle, enflasyonla mücadele konusunda kararlı adımlar atılması gerekiyor. Enflasyonu düşürmek, faiz oranlarının da düşmesini sağlayacak ve borç yükünü hafifletecektir. Ayrıca, dar gelirli vatandaşlara ve küçük işletmelere yönelik destekleyici politikalar uygulanması gerekiyor. Kredi yapılandırması, borç erteleme gibi uygulamalar, borç yükü altında ezilenlere nefes aldırabilir. Ancak, bu tür çözümlerin kalıcı olabilmesi için, ekonomik istikrarın sağlanması ve enflasyonla mücadelede başarılı olunması şart.

Ekonomik uzmanlar, hükümetin ve ilgili kurumların daha kapsamlı ve uzun vadeli çözümler üretmesi gerektiğini vurguluyor. Aksi takdirde, borç krizi daha da derinleşebilir ve Türkiye ekonomisi için ciddi bir tehdit oluşturabilir.

Türkiye'nin içinde bulunduğu bu zorlu ekonomik koşullar, hem bireyleri hem de işletmeleri derinden etkiliyor. Borç yükünün artması, ekonomik istikrarsızlığı beraberinde getirirken, sosyal sorunların da artmasına neden oluyor. Enflasyonla mücadele, destekleyici politikalar ve uzun vadeli çözümlerle bu krizin üstesinden gelinebilir. Aksi takdirde, Türkiye ekonomisi için daha da zorlu günler kapıda olabilir.