Osman Kavala'dan Umut Dolu Selam! Özgür Kalacak mı?
Gündem

Osman Kavala'dan Umut Dolu Selam! Özgür Kalacak mı?


02 November 20255 dk okuma6 görüntülenmeSon güncelleme: 02 November 2025

Uluslararası Af Örgütü'nün Silivri Cezaevi'nde ziyaret ettiği Osman Kavala, herkese selam göndererek Türkiye'nin geleceğine dair umudunu koruduğunu belirtti. Ancak kendi özgürlüğü konusunda karamsar olduğunu ifade etti. Kavala'nın mesajları ve davanın detayları haberimizde.

Umut ve Umutsuzluk Arasında Bir Denge

Osman Kavala, cezaevindeki 8. yılında Türkiye'nin geleceğine dair umudunu koruyor. Hukukun ve kamusal vicdanın doğruyu bulacağına inanıyor. Ancak kendi durumu için yakın zamanda bir değişiklik beklemiyor. Bu iki duygu, Kavala'nın zihninde yan yana asılı duruyor.

Kavala, toplumun farklı kesimlerinin hâlâ birlikte yaşama iradesi gösterdiğini, gençlerin dünya ile temasının kopmadığını ve hukukun kurumsal zemininin tamamen yıkılmadığını vurguluyor. Türkiye'nin ne Rusya'ya ne de İran'a benzediğini, doğru bilgiyi talep eden bir kamuoyu ve dayanışma kültürünün yaşadığını belirtiyor.

"Benim Durumum Hukukun Üstünlüğü Meselesi"

Kendi davasına dair sınırlı konuşan Kavala, "Benim durumum bir kişi meselesi değil; hukukun üstünlüğü ve adil yargılanma ilkesi meselesi" diyor. Mahkeme kararlarının dayandığı delil standardı ve siyasal bağımsızlığın önemine dikkat çekiyor. Sakin bir şekilde, sanki bir düşünce kuruluşunda politika notu okur gibi konuşuyor.

Kavala, "Hukukî tartışmayı hukuk diliyle sürdürmek, ülkedeki ortak geleceğe yapılacak en doğru katkı; bugün beni serbest bıraksalar Türkiye bir hukuk devletine dönüştü mü diyeceğiz?" sorusunu soruyor. Cezaevlerindeki zorunlu nakillerin aileler ve mahkumlar için bir çeşit işkenceye dönüştüğünü ifade ediyor. Ferdinand von Schirach'ın "Onur Dokunulmazdır" kitabına atıfta bulunarak, Nazi dedenin torununun nasıl bir demokrata dönüşebildiğini örnek gösteriyor.

Kavala, 12 Eylül döneminde yaşanan yoğun işkencelere ve yargının o dönemdeki sorunlarına rağmen, hakimlerin şimdikine kıyasla daha bağımsız olduklarını belirtiyor.

Hukuki Süreç ve AİHM Kararları

Osman Kavala, 18 Ekim 2017'de gözaltına alındı ve 1 Kasım'da tutuklandı. AİHM, 10 Aralık 2019 tarihli kararında tutukluluğun "makul şüphe"ye dayanmadığını ve siyasi saikle yürütüldüğünü tespit ederek derhal tahliyesini istedi. Türkiye'nin kararı Büyük Daire'ye gönderme talebi reddedildi ve karar Mayıs 2020'de kesinleşti.

  • 18 Şubat 2020'de Gezi davasında beraat ve tahliye kararı çıktı.
  • Aynı gün "Anayasayı ortadan kaldırmaya teşebbüs" suçlamasıyla yeniden gözaltına alındı ve tutukluluk sürdü.
  • 25 Nisan 2022'de İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verdi.

AİHM'in 11 Temmuz 2022 tarihli Büyük Daire kararı, 2019'daki ihlal bulgularını teyit ederek Türkiye'nin Kavala'yı derhâl serbest bırakma yükümlülüğünü yerine getirmediğine hükmetti. Yargıtay 3. Ceza Dairesi 28 Eylül 2023'te ağırlaştırılmış müebbet cezasını onadı ve infaz süreci başlatıldı.

Osman Kavala'nın davası, Türkiye'nin AİHM sistemi içindeki yükümlülük sınavı olarak görülüyor. AİHM kararlarına rağmen tahliye olmaması, yargı organlarının uluslararası yükümlülükler karşısındaki pozisyonunu tartışmaya açıyor. Kavala'ya verilen destek mesajları ve ödüller, onun toplumu zenginleştiren çalışmalarının takdiri olarak kabul ediliyor.

Kavala'nın selamı, sadece bir nezaket ifadesi değil, aynı zamanda bir çağrı niteliği taşıyor: "Gerçeğin izini sürmeye, hukukun dilinde ısrar etmeye, dayanışmayı diri tutmaya devam edin." Türkiye'nin geleceği için umudu, kendi özgürlüğü için umutsuzluğu aynı anda taşıyabilen bu sükûnet, belki de içinden geçtiğimiz dönemin en öğretici duygusu.